2026 Asgari Ücretinde Değişim Zamanı: Türkiye İçin Geri Sayım Başladı!

2026 yılında geçerli olacak asgari ücretin belirlenmesi için Türkiye'de süreç başladı. "Tatmin edici bir sonuç" umudu düşük, asgari ücretin yaygınlığı problemi ise hala çözülmedi.

2026 Asgari Ücretinde Değişim Zamanı: Türkiye İçin Geri Sayım Başladı!

Türkiye'de, önümüzdeki ay başlayacak olan asgari ücret müzakereleri, milyonlarca işçi ve işverenin dikkatini çekiyor.

Ekim 2025 itibarıyla Türkiye'deki 32,5 milyon çalışanın yarısının asgari ücret veya asgari ücrete yakın bir gelire sahip olduğu göz önüne alındığında, 2026 için belirlenmesi beklenen yeni asgari ücretin düzeyi üzerinde farklı değerlendirmeler mevcut. Ancak, bu pazarlığın, çalışanların beklentilerini karşılayacak bir sonuç üretmesi pek olası görünmüyor.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu'ndaki işçi ve işveren temsilcilerinin görüşlerinden ziyade, son dönemlerde AKP hükümetinin belirleyici rol oynaması, eleştirilerin hedefi haline geldi.

DW Türkçe ile görüşen uzmanlar, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde asgari ücretli çalışan oranının toplam çalışan nüfusun yüzde 10'u civarında olduğunu, Türkiye'de ise bu oranın çok daha yüksek olmasının gelir dağılımı ve ekonomik gelişme açısından olumsuz sonuçlar doğurduğunu belirtiyor.

Asgari Ücret 11 Ayda 107 Dolar Kayıp Yaşadı

2026'da geçerli olacak asgari ücrete yapılacak artışa dair çeşitli tahminler mevcut. 2024 yılı sonunda yüzde 44,4 olarak kaydedilen enflasyona rağmen, asgari ücrete sadece yüzde 30 oranında bir zam yapılmıştı ve 2025 yılı için net asgari ücret 22 bin 104 TL olarak belirlenmişti. Ancak döviz kurlarındaki artış ve beklenenden yüksek gerçekleşen enflasyon, asgari ücretin zaten düşük olan alım gücünü daha da azaltmış durumda.


2025 yılının başında 627 dolara tekabül eden asgari ücret, 21 Kasım itibarıyla piyasalardaki değerine göre 520 dolara geriledi. Yani, Türkiye'deki asgari ücret son 11 ay içerisinde 107 dolar değer kaybetti.

2026 İçin Beklentiler

2026 yılı için öngörülen enflasyon oranlarının göz önüne alınarak, asgari ücrete yüzde 25 ila 30 arasında bir artış yapılması ve net asgari ücretin 27 bin 630 TL ile 28 bin 735 TL arasında gerçekleşmesi bekleniyor.

Ancak bu düzeyde bir asgari ücret, milyonlarca çalışan için zor yaşam koşullarının sürdüğü anlamına geliyor. Nitekim Türk-İş'in Ekim 2025 verilerine göre, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 28 bin 411 TL'ye yükselmişken, yoksulluk sınırı ise 92 bin 547 TL'ye çıkmış durumda.

Asgari Ücret, Ortalama Ücret Haline Geldi

DW Türkçe'ye açıklamalarda bulunan Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aziz Çelik, asgari ücretle çalışanların oranının toplam ücretlilerin yüzde 50'sine yaklaştığını belirtiyor. AB ülkelerinde bu oranın yüzde 2 ila 10 arasında olduğunu vurgulayan Çelik, "Türkiye'de asgari ücret, ortalama ücret seviyesine ulaşmış durumda" yorumunu yapıyor.

Asgari ücret artışlarının, Türkiye'deki milyonlarca ailenin hayatını doğrudan etkilediğine dikkat çeken Aziz Çelik, şu sözleri kaydediyor:

"Son yıllarda asgari ücret, işçi ve işveren temsilcilerinin olduğu bir komisyon yerine tek taraflı olarak hükümet tarafından belirleniyor. Her yıl sonu, bu geniş kitleyi ilgilendirdiği için siyaset gündeminin ana maddelerinden biri haline geliyor. Gelir dağılımındaki dengesizlikler ve toplu sözleşme kapsamının oldukça dar kalmaya devam etmesiyle, asgari ücretin tartışma konusu olması sürmeye devam edecek."


Zengin-Fakir Uçurumu Artıyor

Türkiye, adil bir gelir dağılımı noktasında olumsuz bir tablo sergiliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, en zengin yüzde 20 toplam gelirin yüzde 48,1’ini alırken, en yoksul yüzde 20'nin payı yalnızca yüzde 6,3 olarak kaydediliyor.

İsviçre merkezli uluslararası finans kuruluşu UBS'in "Küresel Zenginlik Raporu-2025" verileri de, Türkiye'nin dolar milyoneri sayısının geçen yıl yüzde 8,4 artışla en hızlı yükseldiği ülke olduğunu gösteriyor. Ülkedeki toplam dolar milyoneri sayısı 236 bini aşmış durumda.

Diğer bir deyişle, Türkiye'de birçok dar gelirlinin gelir payı azalırken, üst gelir grubundaki dolar milyoneri sayısında ciddi bir artış yaşanıyor.

DİSK: Her 10 Kişiden 2'si Yoksul

DİSK'e bağlı Genel-İş Sendikası'nın Ekim ayının başında yayımladığı "Türkiye'de Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk Raporu"na göre, Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülke konumunda. Raporda her 10 kişiden 2'sinin yoksul olduğu, 6'sının ise borçlu olduğu belirtiliyor.

22 bin 104 TL olarak belirlenen asgari ücretin, Ağustos ayında açlık sınırı olarak tespit edilen 26 bin 149 TL'nin bile altında kaldığı ifade ediliyor. TÜİK'in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması'na göre, en az 17 milyon 821 bin kişinin en temel gereksinimlerini dahi karşılamaktan aciz durumda olduğu vurgulanıyor.


Çalışanların Kaybı Giderilmeli

DW Türkçe ile konuşan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Arzu Çerkezoğlu, özellikle asgari ücretliler olmak üzere tüm ücretli çalışanların milli gelirden aldığı payın artırılmasının zorunlu olduğunu savunuyor.

"1970'lerin sonlarında asgari ücretin kişi başına düşen milli gelire oranı yüzde 90'lara yaklaşırken, bu oran günümüzde yüzde 40'lar seviyesine düşmüş durumda" diyen DİSK Başkanı, çalışanların ücretlerinde meydana gelen kayıpların, gerçek enflasyon göz önünde bulundurularak giderilmesi gerektiğini ifade ediyor.

Asgari ücretin belirlendiği Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun yapısına ilişkin de eleştirilerde bulunan Arzu Çerkezoğlu, alınan kararlarla ilgili itiraz mekanizmasının bulunmadığını vurguluyor.

Komisyonun Yapısı Antidemokratik

Beş işçi, beş işveren ve beş hükümet temsilcisinden oluşan komisyonun, nihayetinde hükümetin sübvanse ettiği oranları kabul etmek zorunda kaldığını belirten Çerkezoğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Asgari ücretin belirlenmesi, milyonlarca işçinin ve ailesinin yaşamını etkileyen önemli bir süreçtir ve bu yöntem tamamen antidemokratiktir. Genelde işveren ve hükümet, işçi tarafının onayı olmadan asgari ücreti belirlemektedir. Artık işlevselliğini yitiren ve sosyal diyalog mekanizması olma özelliğini kaybetmiş olan bu komisyon sistemi değişmelidir."